4 Temmuz 2014 Cuma

Sabah kedisi

Prenses ! Anneannem beyaz kedisine bu ismi vermişti. Hakikaten öyle bir duruşu vardı, biraz ürkek bakan, çok sokulmayan, kısacası arsızlık yapmayan ve laftan anlayan bir kediydi. Köpekleri bazen sahiplerine benzetirler, belki kediler de öyledir, çünkü Mehlika Sultan da prenses edalı bir kadındı. Çok konuşmaz, genellikle dinler ve söylenmesi gerekeni en sonda söyler, geri kalanlar susardı.

Babaannemin de şu an ismini hatırlayamadığım bir kedisi vardı. Prenses bembeyaz iken bunun beyaz tüylerinin üzerinde siyah lekeleri onu sıradan gösterirdi ve biraz daha oyuncuydu. İnsana daha yakın sırnaşık kedilerden.

Kalabalık evin sultanının prenses kedisine hizmet eden çok, o mağrur olmasın da kim olsun. Öteki ise Meryem Hanımla beraber, akşamları eve gelen Şükrü Bey'i bekliyor. Daha kapı çalmadan, koşarak önünde kulak kabartıyor ve babaannem "kim geliyor acaba" diye merak ederken, zilin sesi duyuluyor, gelen ise onu yalnızlığında merak eden komşulardan biri. Bu durumuna yakıştırması bile vardı  "beş çocuğun anasıyım, kedinin arkadaşıyım" derdi.

Benimse bir kedim bile yok ! Sevmediğimden değil, özgürlüğünü kısıtlamış  olacağım, bencillik yapmak gibi geliyor. Onları sokakta seviyorum. Yanımda kedi mamaları taşımasam da, kahvaltı ve yemek sonrası artanları çantama koyup, köşe başlarına bırakıyorum. Hayvan sevgimi, kendi duygularımla özdeşleştiriyorum, nasıl ki beni bir yere zorla soksalar, veya istemediğim bir şeyi yaptırmaya kalksalar, isyan edip, hemen kaçıvermek istiyorsam, onlar da öyle geliyor bana.

Özgürce gezinsinler, birilerinin yamacına kıvrılıp oturduklarında, başları okşansın, o insanın kokusunu tanısınlar, kendini sevdirmeye çalışsın.......yanılıp, tekme atacak korkağın birine yaklaştıklarında, o tekmeyi yedikten sonra şöyle gözlerini dikip " s.....t...r  ol len, seni adam bilip, yanına gelende suç " demeyi de öğrensinler. Ama ne olur kimse canlarını yakmasın ! Hele ki, trafoya sokup, politikaya alet etmesin :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder