24 Mart 2014 Pazartesi

When do the cherry blossoms bloom?

- Tell me why.......why do you give away all these stuff ?
- Little time left my dear, so little !  It's the last cherry blossom time, I need to go and catch peak bloom !

“I will bring you happy flowers from the mountains, bluebells,
dark hazels, and rustic baskets of kisses.
I want
to do with you what spring does with the cherry trees.”
Pablo Neruda 




22 Mart 2014 Cumartesi

Plan yaptım !!

Kanın delişmen aktığı, düşüncelerin bulutlarda gezdiği yıllarda Alman bir ev arkadaşım oldu. Çocukluktaki Heidi'yi beklerken ben, bahtıma bayan Rottenmeier çıktı, o kadar sert olmasa da kendi kurallarıyla hala neşeyle hatırlanan Bergit hayatıma girdi. Ben onun hafta sonu arkadaşlarıyla komşu ülkelere yaptığı ziyaretlere özenirken bir gün önüme Türkiye haritasını açtı ve "koskocaman bir ülkede yaşıyorsun, başkasına gitmeye bile gerek yok"........haklıydı, lakin ben çoğunu görmüştüm bile. Yine de hep aklımda kalmıştır o an.

Sonrasında daha detaylı, ince ince gezdim bu toprakları, fırsat buldukça köyüne, mezrasına girip, insanlarıyla sohbet ederek.

Geçenlerde Şafi, Hanefi sohbeti arkasından biraz sağa sola bakındım durdum, kendimce nasıl daha çok şey öğrenebilirim derken karşıma çıkıverdi :)  Şanslıyım derim ya, önüme gelir işte.

Bir bekleme salonu, karşımda efendice bir bey, masada bir dergi. Aldım karıştırmaya başladım ve Aras nehrinin resimlerine bakarken, lafa atladı ve resimlerden daha güzeldir diyerek anlatmaya başladı.

Iğdır denince aklıma kayısı ve "Iğdır'ın al alması" gelirdi, öyle güzel anlattı ki, karar verdim bu yıl Muharrem ayında Iğdır'a gideceğim. Caferilerin kutlamalarını izlemeniz gerekir, kendinizi bambaşka bir diyarda sanacaksınız........

Hele bir de trenle gidebilsem........


https://www.youtube.com/watch?v=0fPDjs1GuTs 

21 Mart 2014 Cuma

No way out !

I have learned something terrible on 01.11.2012.......kept it as a secret ! I had to.......today I told her as she insisted ! And she promised not to force me to do something about it.........I have nothing to do !!  Now she knows why I had to give up ........

18 Mart 2014 Salı

Tahir'e selam :)

Tahir efendi bana kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir
Malikî benim mezhebim zira
İtikadımca kelp tahirdir.... 


Edebiyat öğretmenim bunu açıkladığında hayran kalmıştım ve hala da çok beğendiğim hicivdir. Söz sanatının güzelliğinin yanı sıra, mezhep farkını anlamama vesile oldu. Din bilgisi dersinde muhtemelen anlatmışlardır da, ben öğrenememişimdir :)   google yokluğunda babaların bilgisi ve görgüsü koşulsuz tek kaynak olunca gidip sordum ve mezhepler arasında buna benzer bir kaç anlamsal ve uygulama farkını anlatmıştı. İlk kaynak baba olunca başkasına sormaya gerek kalmadı ve sonrasında çok ilgilenmedim.

Bugün kahkahalar arasında başka farkları da öğrendim. Meğer hacca giderken Şafiler, hanefi olurmuş :))  Neden mi ? Nikah düşecek kadının çıplak tenine değmek, abdestlerini bozarmış, e yani adamlar nasıl sakınsınlar kendilerini o kalabalığın arasnda, en iyisi bu kuralın olmadığı hanefilik :)

Dini nikah kıyarken kızın babasının izni gerektiği için, kız kaçıran hanefiler de böyle durumlarda Şafi olurmuş :)  

Süper......keşke hep böyle gidiş gelişler olsa :)  Meğer çok sevdiğim 2 arkadaşım Şafi'ymiş, neyse onlar da benim ermeni dönmesi türk, yahudi dönmesi ateist olduğumu öğrendiler :) Bu durumda kimin kelp olduğunun önemi kalmıyor.......
    

17 Mart 2014 Pazartesi

At, ot, it


Bugün defterime de yazmaya başladım, kalemi ele almak ayrı bir keyif.  Yazarken aklıma ilk gelen cümleyi bir yerlerden biliyordum, benden önce birileri söylemişti :)  google sağolsun buldum :)  Ahan da bu, buraya da yazdırsın kendini.......

....................

Her türlü dertten topyekün azade
Hani şu ekmeği elden, suyu gölden,
........
Artık otlar, göstermelik atlar gibi bedava yaşayan

Ohhh be !



12 Mart 2014 Çarşamba

Boynu Bükükler

Günlük hayatımızda yaptığımız bir çok hareketin kökenini merak etmişimdir. Kimin aklına geldi boyuna kolye, kulağa küpe takmak, neden çınar yaprağından değil de, asma yaprağından sarma yapıyoruz gibi aslen saçma ve muhtemelen yanıtlarının zor bulunacağı sorular.

Derken bir kitapta bazılarının yanıtlarını buldum. Benim gibi merak eden vardır belki. Kolyemi çıkarırken boyunla başlayasım geldi. Boğa boyunlular ve kuğu boyunlular dersem fark belli olacak.

Anatomik açıdan ciddi önemli. Baş ve vücut arasındaki hayati parça. Kırıldığı, kesildiği, koparıldığı an yaşama elveda demek kaçınılmaz olabiliyor. Giyotini, idamı bilmeyen yok. Haiti' de vudu büyüleri yapanlar da insan ruhunun ensede yer aldığına inanıyorlar. Boyun bu denli yaşamsal öneme sahip ve koruma gerektirince de kötü ruhlardan korumak adına, gerdanlıklar, boyunluklar takmayı akıl etmiş atalarımız. Ah bu kötü ruhlar, sizden korunacağız diye takmadık şey kalmıyor. Vampirler de bu yüzden olsa gerek ilk hamleyi boyna yapıyorlar.

Kuğu boyunlular modern dünyada kolye takarken, erkeklere de kravat icat etmişiz. Çalışanlarda ve bürokraside önemine bakarsak, boyun eğip, boyunduruk altına girmeyi sembolize ediyor. Freudçu yaklaşım ise kravatı penis sembolü olarak görüyor. Boğa boyunluların kolye takmadığını söyleyemeyiz, blin bling Adam ve metroseksüel erkeklerde görmek mümkün, bazıları ise evrimsel anlamına uygun şekilde muska takıyorlar.

Boyuna yüklenen erotik anlamlara değinmeye gerek yok. Beden dilinde ve benzetmelerde de çok önemli. Kafamızla yaptığımız her jest için ona ihtiyacımız var.  Hayır derken kafayı sağa sola sallamak, boyun eğip suçu veya gücü kabullenmek. Bir de boynu bükükler var ki bunlara bir parça dikkatli yaklaşmak gerekiyor.

Boynu hafifçe yana eğmek, sana dost, arkadaşım derken, korunma ve avutulmak istiyor. Bak sana karşı tıpkı annemin göğsüne başımı yasladığım gibi bakıyorum, çocuk gibiyim, koru beni.... veya sizi kandırmada son kozunu oynayan tezgahtar veya yaltakçı tipler arasında yaygın bir jest. Biraz gözlemlerseniz fark edersiniz. Bu durumda  boynu dik tutmak sağlık için olduğu gibi  karakter açısından da önemli.

Boynu bükük sahtekarlara kafa yormak yerine şu 3 ingilizce kelimenin kökenini de anlatayım. Redneck - Rubberneck - Necking

Redneck (kırmızı boyun) ABD'nin güneydoğu eyaletlerinde alt sınıf beyazlara verilen aşağılayıcı bir ad. Muhtemelen tarlada çalışmaktan boynu kızaranlar, bizim amele yanığı benzeri :)

Rubberneck ( lastik boyun) İlk zamanlarda New York'u gezen turistlere verilen isimken, son dönemlerde merakla sağı solu kolaçan edenlere verilen ad. Etrafta kim var kim yok gibi :)

Necking (boyuna dolanma) 1940'lı ve 50'li yıllarda cilveleşen çiftler için kullanılan terim. Malum o yıllarda giysiler daha kapalı olduğundan boynu öpmek ağızla yoklamanın elverdiği en uç nokta :)

7 Mart 2014 Cuma

Delilik

Yüreği ve hayalleri, yaşı ile kıyaslandığında kocaman olan delikanlım........Bugün o melodiyi duyunca kalkıp öpesim geldi, lakin aramızdaki sır bozulsun istemedim.  Sen çok özelsin ve yaşamın hep böyle güzelliklerle dolu olsun :)

Bunu yazdım ki, unutmayayım.....Ve sen de önemini bilesin

Antik Yunan 'daki mermer sütunların mükemmeliğindeydi uzun, beyaz bacakları. Belki bu yüzden Yunan Tanrıçaları kadar asildi güzelliği. Cevherinde saf ve som bir kusursuzluk vardı. Geçmişten, her şeyin mümkün olduğu ve güzelliğin sadece tanrıçalara mal olduğu büyülü bir zamandan gelmiş gibi isli ve puslu bakıyordu gözleri. Bu dünyaya, bu zamana, bu mekana, bu an'a ve bu insanlara ait olamayacak kadar ulaşılmazdı bedeni. Sanki yaşadığı yer semada sırça bir saraydı da, yolunu şaşırıp gelmiş, biz ölümlülerin arasında bir kaç saat geçirmeyi lütfetmişti. Yaklaştıkça katre katre kayboldu; önce sesler, sonra yüzler, sonra mekan, en sonunda ise an. Çevresindeki boz bulanık karartılardan ibaret oldu bütün dünya ve geriye sadece iki şey kaldı. Karanlık semada ışıl ışıl yanan iki yıldız kümesi, aşağılayan, varlığımı yerden yere vuran umursamaz gözleri...... Karar verdim, benim olmalıydı.....Karşısına dikildim, gözlerinin parlaklığından kamaşıp göz bebeklerine yapıştı aciz gözlerim. Bakışları, dudaklarının kıvrımı, baş döndüren uçucu rayihası.....belki de bunların hiç biri değil, sadece varlığı alıp içinde eritti ve yerlere savurup yok etti benliğimi. Bir anlığına, gözlerini benden alıp nereye götüreceğini bilemeden huzursuzluk ve tedirginlikle sihirli bir değnek değmişçesine çevresine değdirdi gözlerini, isyan etti ruhum ve bana baktı azar azar ama manalı..... sonrasında onun sayesinde artık ben de acımasız bir Tanrı oldum........

6 Mart 2014 Perşembe

Bülent Ortaçgil & Erkan Oğur - Yağmur

Aldatmak

Bugün yağmur
Bir kadın saçıdır
Yeryüzüne
Dökülen
Upuzun ince ince karanlık kokulu

Ben ki aşkla aldatıldım
Yüreğim taş parçası
Dinle yağmuru dinle
Teselli bul türküsünden

Her şey olur
Her şey büyür
Her şey geçer
Hayat kalır

Artur Lundkvit 


5 Mart 2014 Çarşamba

Şans

Çok şanslı kadınım :)  buna inanmamı sağlayan her şeyi avaz avaz bağrınıp, ortaya dökemiyorum ya, kötü olanı bu işte, daha kötüsü ise bu şansı sonradan anlamam.........embesillik işte ne olsun !

4 Mart 2014 Salı

Adem

Adam gibi adam !  Ne anlamlar yüklüyorsunuz buna bilmiyorum.  Ben de anlamsız. Kadın gibi kadın desem o da anlamsız. Oysa insan gibi insan daha inandırıcı gelebiliyor.  İnsan olmanın kriterleri nedir, bazılarımız hayvanlara bile yakışmayacak davranışlar içindeyken, nedir insan olmak?

Adam gibi adam......söylene söylene laf ü güzaf oldu !  Adamın dibisin..........nedir bir şeyin dibi ?  Dibe vurmak mı?  Dibin iyi olması mı ?  Ne ? 

Durduk yere takılmadım bu söyleme. Sosyal medyada eski bakanlardan birini  meslektaşının dekoltesine bakarken çekmişler ve malum olaylara atfen  paylaşımda bulunan "abdestli namazlı ama gözü oynaşta " deyivermiş. Tutamadım çenemi ne yani "başka erkek olsa bakmayacak mıydı ?"

Gelen yanıt: "Her Erkeğin zaafı Kadındır..Bu zaafını kontrol eden erkeğe ise ADAM denir.!". ....... Aha da bu :) Adam olmak bu kadarmış , daha da tuhafı bunu beğenenler nedense kadınlar. Anlaşılan bir kadına göre de adamlığın en belirgin şartı " başka kadınlara meyletmemek" Erkek olmayı bu kadar basite indirgeyen yine bir erkek :)) Ne bu şimdi ?

Adam gibi adam dedikleriniz, kadına zaafını kontrol edebiliyor ise; çalabilir, yalan söyleyebilir, ahmaklık yapabilir, cimridir, kıskançtır, kindar, iki yüzlü olabilir, megaloman, narsist, paranoyak olmasında sakınca yoktur çünkü en önemli zaafını kontrol edebilmektedir. Bana kalırsa bu özelliklere sahip birisi kontrol etmese de olur :))

Peki adam gibi adam olmak ne ? Yine çok bilindik bir anektod vardır Bilirsiniz "baba oğluna ben sana vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim......." der ! Adamlık için ünvanın yeterli olmadığı açık. Olsaydı eğer en tepedeki ünvana "ADAM" derdik veya oraya çıkanın ADAM olmasını beklerdik :)

Bu konuda fikrinizi yazarsanız sevinirim "bcevher@gmail.com"

Anekdotu bilmiyor iseniz :)

Bir adam sürekli olarak çocuğuna "sen adam olamazsın" dermiş. Çocuk nasıl olduysa bir yere vali olmuş. Sonra da tahtına kurulmuş. Adamlarına, "filanca köyde, falanca isimli bir adam var. Onu bana getirin" demiş, adamı getirtmiş. Adam babasıymış. Babasına, "bak gördün mü baba? Bana adam olamazsın demiştin ama ben vali oldum buraya" demiş. Babası da (kendisini ayağına kadar getirttirmesi sebebiyle), "oğlum, ben sana vali olamazsın demedim ki, ben sana adam olamazsın dedim. Hala adam olamadığın da beni ayağına kadar yaka paça getirtmenden belli" diyerek noktayı koymuş.