27 Mart 2015 Cuma

Orkidem

En anlamlı çiçeğimi aldım bugün ! Hiç solmasın.............Benden hiç bir beklentisi olmayanın "hadi artık bir an önce iyileş ve gel".................demesi dünyalara bedel, iyileşmez miyim ?  Bu duygu ve gözyaşları başka bir şey

25 Mart 2015 Çarşamba

Evlat

Ne kadar iyilik yaptığın veya iyi olduğun önemli değil, kendimi kötü hissetmemi sağladığın anlar aklımda kalır, insan doğası budur.................herif işi çözmüş, ben daha ona annelik taslıyorum !  Olay budur işte, iyilikler, fedakarlıklar  yerine attığın fırçalar hatırlanıyormuş !

22 Mart 2015 Pazar

Anonim

Ben
gerçeğin şiirini
 severim
güneşin kavurduğu
ayın karardığı
denizin boğduğu
sevdanın bittiği şiirleri

Kaşı hilal
dudağı kiraz
yanağı pembe
boyu selvi olmayanın
Yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyi

Dilinde yaşam olmayanın
sevdasında
yüreğinde
şiirinde aldatan dizelerini
 değil
gerçeğin şiirini severim
ben

Bunun altına ünlü bir şair ismi seçin ve facebook vb ortalarda paylaşın, bakın nasıl inanacaklar

Can Yücel iyi fikir :)

20 Mart 2015 Cuma

Sabah

Sabahlar uzak bu sevda yasak bana !  Dün gecenin sabahı çok uzak geldi, hiç olmayacak sandım. Sırtıma bıçaklar saplandı ve daha önce hiç böyle ağrı, acı hissetmedim. Ciğerim yanıyor derler ya, işte öyle yandı.................Şimdi daha iyiyim. O ağrılar içinde ben ne yaptım, arkadaşıma maç skoru tahmini yaptım ya, kalktım ona baktım :)  Evet tam dediğim gibi 3 -1........ ben manyağım!

 İğne iyi geldi........ kendime acımak da istemiyorum, hastalık hali.........bu da geçecek.................neler neler geçmedi ki ......... her şey ne kadar boş ve anlamsız, tek güzel şey, oğlumun sıktığı portakal suyuydu.................... Bir de güneş tutulmuş bugün !

15 Mart 2015 Pazar

Ne güzel demiş

faydası olmayan bahardan,yazdan
yüce dağ başının kışı makbuldür.
cahilin yaptığı sohbetten,sözden
âlimin hayâli,düşü makbuldür.

lokma yeme muhannetin elinden,
kurtulamazsın acı dilinden,
namerdlerin kaymağından,balından,
merdin kuru-yavan aşı makbuldür.

hüdai söyler incecikden,
ehl-i hâl olmayan,ne bilir hâlden?
bilgisiz,duygusuz,anlayışsız kuldan,
ölülerin mezar taşı makbuldür.

Mahmud Hüdayi 

11 Mart 2015 Çarşamba

Tamam

Her şeye eyvallah, hepsi kabulüm..........insan onca zaman kandırılmış olmayı hazmedemiyor !  Ne gerek vardı, onca yalana ve rol yapmaya, kimse kafana silah dayamadı..........

7 Mart 2015 Cumartesi

Burası boş

Adem oğlu'nun çıkarabileceği sesler belli, bu seslere göre çeşitli alfabeler, diller var ve hala anlaşabilmek ciddi problem. Teknoloji ilerliyor, uzaklar yakın oluyor, yine de anlaşamıyoruz :) Karşımızdakini dinlemek yerine, söyleyecek sözlerimize odaklanıp, lafını bitirse de, ben konuşsam diyoruz........hep kendimizi anlatma, ifade etme derdindeyiz........bazen düşünüyorum, anlasa ne olacak, anlamasa !  Anladığını düşünüyorsun, bir süre sonra kendi yargıları, yaşadıkları senin anlattıklarını farklı yorumlatıyor. Çok konuşuyoruz çokkkkkkk !

Bu karmaşada, bir de karşı cinsi anlama sıkıntısı çıkıyor ortaya, ne kadınlar erkekleri, ne de erkekler kadınları anlayamıyor......kitaplar, filozoflar, şiirler, şarkılar.........yine de anlaşılan taraf yok :) iki taraf da birbirinden şikayetçi. Kadın ve erkeğin düşünce şekli farklı, biz kadınlar çok detaycıyız. Bazen arkadaşlarımı dinlerken bunu daha iyi anlıyorum. Ne olmadık şeyleri takıyorlar kafalarına ve durduk yere sıkıntı yaşayıp, yaşatıyorlar. Ben de yapmışımdır mutlaka :)

Artık başkasını anlamaya çalışmıyorum bile, vardır bir bildiği diyerek, yargısız, çözüm önermeksizin dinliyorum. Herkesin aklı kendine, ne demeye ukalalık yapıp, akıl vereceğim, hoş versem de, eni sonu bildiğini okuyacak :)

Erkeklerin ve/veya kadınların anlaşılmaz olduğunu düşünmüyorum, yani olay cinsiyetsiz ve erkekler biz kadınların sandığından daha duygusal.  Erkek şairler daha fazladır, bizler "dır dır" eder dururuz
 onlar ise dizeleriyle içlerini döküyorlar.

Dün akşam bunun çok güzel bir örneğini yaşadım. Yıllardır tanıdığım bir arkadaşım aniden dökülüverdi. Hani görünüşüne baksanız asla duygusal biri demezsiniz. Aksine son derece bıçkın ve maço görünür. Hatta yemeğin başlarında bu tavrıyla bizi çok eğlendirdi.......Ve birden aynı benim yaptığım gibi gerçek duygularını ingilizce anlatmaya başladı..........bu ilginç bir durum ! Bize özel olduğunu sanmıyorum, Türkçe de söyleyemediklerimizi başka bir dilde çok rahatça söyleyebilmek, kendine yabancılaşmak mı, yoksa bir tür utangaçlık mı bilemiyorum. Anlattı ve İngilizce'de karşılığını bulamadığından mı veya duygu yoğunluğundan mı kestiremediğim bir şekilde ana dilimize döndü........

"Ben onu göğsüme alır uyurdum, tam şurama bastırırdım, ailem onaylamadığı için evlenmedim. Zaten ilkinde çuvallamışım, bu sefer onlara kulak verdim.........Ahh be dostum dedi, kimseyi onun gibi yüreğime bastıramıyorum, burası boş kaldı !!  Hani erkekler duyarsızdı...........değiller, anlatamıyorlar, yok sayıyorlar, unutmuş gibi yapıyorlar ve akıllarında, yüreklerinde kalanlar işte böyle apansızın dökülüveriyor ve bazen sımsıkı sarılmak istediklerinin yerine başka bedenlere dokunuyorlar................