7 Mart 2015 Cumartesi

Burası boş

Adem oğlu'nun çıkarabileceği sesler belli, bu seslere göre çeşitli alfabeler, diller var ve hala anlaşabilmek ciddi problem. Teknoloji ilerliyor, uzaklar yakın oluyor, yine de anlaşamıyoruz :) Karşımızdakini dinlemek yerine, söyleyecek sözlerimize odaklanıp, lafını bitirse de, ben konuşsam diyoruz........hep kendimizi anlatma, ifade etme derdindeyiz........bazen düşünüyorum, anlasa ne olacak, anlamasa !  Anladığını düşünüyorsun, bir süre sonra kendi yargıları, yaşadıkları senin anlattıklarını farklı yorumlatıyor. Çok konuşuyoruz çokkkkkkk !

Bu karmaşada, bir de karşı cinsi anlama sıkıntısı çıkıyor ortaya, ne kadınlar erkekleri, ne de erkekler kadınları anlayamıyor......kitaplar, filozoflar, şiirler, şarkılar.........yine de anlaşılan taraf yok :) iki taraf da birbirinden şikayetçi. Kadın ve erkeğin düşünce şekli farklı, biz kadınlar çok detaycıyız. Bazen arkadaşlarımı dinlerken bunu daha iyi anlıyorum. Ne olmadık şeyleri takıyorlar kafalarına ve durduk yere sıkıntı yaşayıp, yaşatıyorlar. Ben de yapmışımdır mutlaka :)

Artık başkasını anlamaya çalışmıyorum bile, vardır bir bildiği diyerek, yargısız, çözüm önermeksizin dinliyorum. Herkesin aklı kendine, ne demeye ukalalık yapıp, akıl vereceğim, hoş versem de, eni sonu bildiğini okuyacak :)

Erkeklerin ve/veya kadınların anlaşılmaz olduğunu düşünmüyorum, yani olay cinsiyetsiz ve erkekler biz kadınların sandığından daha duygusal.  Erkek şairler daha fazladır, bizler "dır dır" eder dururuz
 onlar ise dizeleriyle içlerini döküyorlar.

Dün akşam bunun çok güzel bir örneğini yaşadım. Yıllardır tanıdığım bir arkadaşım aniden dökülüverdi. Hani görünüşüne baksanız asla duygusal biri demezsiniz. Aksine son derece bıçkın ve maço görünür. Hatta yemeğin başlarında bu tavrıyla bizi çok eğlendirdi.......Ve birden aynı benim yaptığım gibi gerçek duygularını ingilizce anlatmaya başladı..........bu ilginç bir durum ! Bize özel olduğunu sanmıyorum, Türkçe de söyleyemediklerimizi başka bir dilde çok rahatça söyleyebilmek, kendine yabancılaşmak mı, yoksa bir tür utangaçlık mı bilemiyorum. Anlattı ve İngilizce'de karşılığını bulamadığından mı veya duygu yoğunluğundan mı kestiremediğim bir şekilde ana dilimize döndü........

"Ben onu göğsüme alır uyurdum, tam şurama bastırırdım, ailem onaylamadığı için evlenmedim. Zaten ilkinde çuvallamışım, bu sefer onlara kulak verdim.........Ahh be dostum dedi, kimseyi onun gibi yüreğime bastıramıyorum, burası boş kaldı !!  Hani erkekler duyarsızdı...........değiller, anlatamıyorlar, yok sayıyorlar, unutmuş gibi yapıyorlar ve akıllarında, yüreklerinde kalanlar işte böyle apansızın dökülüveriyor ve bazen sımsıkı sarılmak istediklerinin yerine başka bedenlere dokunuyorlar................



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder