28 Mart 2016 Pazartesi

Buse

Bugün bir şarkı dinlerken çoook gerilere gittim ve  edebiyat meraklısı babam geldi aklıma. Hep bir şeyler okur, bana da özel günlerde kitap alırdı. Kitapların ön sayfasına kısacık bir not yazar ve tarih atardı. Bazen onun koca koca hukuk kitaplarına bakar, bunları nasıl okudu acaba derdim.  Hatta hala aklımdadır bazılar "içtihatlı gerekçeli kanun ve nizamnameler"..........

Onun kitaplarını karıştırırken en sevdiklerim ise küçük, cep kitap şeklinde basılmış şiir antolojileriydi. Küçük olmasına rağmen oldukça kalındı hepsi de, dönemsel ve bir çok şairin şiirleri vardı. Rastgele açar okur, bazılarını anlar, sever, bazıları ise çok uzun gelir, anlayamaz, sıkılırdım.

Onlardan birinde şu şiire rastlamış ve sevmiştim.

VEDA

Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüne bu türlü bakmayacaktın

Hani ey gözlerim bu son vedada
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın

Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırdım bir kaç kelime
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın

Orhan Seyfi Orhon

Kitabı her elime alışta okur ve neden bunu yazdığını anlamaya çalışırdım, İlkokul 4. sınıfa giden çocuk ne kadar anlam yükleyebilirse işte o kadar.........  Anladığım ve aklıma yer eden en belirgin şey, bunu yazanın yalnız kaldığı idi, yalnız ve bunu belli etmemesi lazım, ağlamaması lazım.....

Sonra birden radyoda çalan bir şarkıda duydum bu sözleri, annem sesini aç dediğinde kulak kesildim ve eureka, benim yalnız adamın şiiriydi bu !  Sandım ki, o şiirler aslında şarkı sözleri ve çoğunu okuyup okuyup, şarkısı var mı diye radyo dinler oldum eni konu :) Çocukluk işte, çok soru sormayı sevmezdim, illa kendim bulacağım merak ettiğim ne varsa.

Bir kaç yıl sonra da yatılı okula gittim !  İşte asıl o zaman anlam yükledim bu şiire. Babam beni her bırakıp giderken, sanki bu şiir aklına gelirmiş gibi, hüznümü hiç belli etmemeye çalıştım. Öksüz tavrımı takmadım, gözyaşımı akıtmadım, yüzüne o türlü bakmadım !  Belli edersem, beni bıraktığına üzülür, üzülmesini istemezdim !

Tamam da buseyi neden alnına  koymuştu şiirimin yalnız adamı ? Bunu da yaşlı bir hanımefendiden öğrendim. Anneannemin arkadaşıydı, ilk tanıştırıldığımda alnımdan öpmüş ve "genç kızlar alınlarından öpülür, yanakları kocaları ve sevgilileri içindir " demişti !  Yalnız kalan adamın öptüğü karısı değildi anlaşılan !

Ve 30'lu yaşlarımın sonunda bu şiirin gerçek hikayesini öğrendim !  Meğer hasta kızını öpermiş !

Oysa ben babama ölüm anında "veda busesi" bile koyamadım, yanına vardığımda gökkuşağının ötesine gitmişti bile, O benim canımdı, bedeni cansız bile olsa öptüm !  İyi ki, o bana böylesi bir buse koymadı !

Çok ayrılıklar yaşadım ve her bitişe yakın, verilen busenin veya bakışın son olduğunu hissettim !






25 Mart 2016 Cuma

Susadım

Konuşuyor, dinlemiyor, çözemiyoruz........  
Bekliyor, değişmiyor, değiştirmeye çalışıyoruz.......
Yargılıyor, yorumluyor, anlamıyoruz..............
Alınıyor, satılıyor, değer bilmiyor, değer vermiyoruz.............

Bunların üzerine yazıyor, çiziyor, çene yoruyor, klavye başında zaman harcıyoruz......

Peki ne istiyoruz ?  Bilmiyorum

Şikayet ettiklerimiz birden yok olsa ne olacak ?
Beklediklerimiz hemen olsa, gelse, arasa, sorsa ne olacak ? 
Değişsin dediklerimiz değişse ne olacak ?

Bunları da bilmiyorum !

Yorgunum ve uykum geldi, şimdilik sadece bunu biliyorum :)


21 Mart 2016 Pazartesi

Smile

Bahar geldi bahar........bugün güzel işler yaptım !  Devamını getirebilecek miyim bilmiyorum, en azından bir başlangıç oldu. Şimdi oturup ulaşabileceğim yerlere mailler atmalı ve dikkatini çekebileceğim insanların bu işle ilgilenmesini sağlamalıyım.  Mutlaka yapılabilecek bir şeyler vardır.

Dostlarımdan birisi de ne güzel yetişti yardıma ve anladım ki, karşındakine güven verebilmek ve onun gücünü kendi çıkarım için kullanmayacağımı bilerek gelmesi mutlandırdı beni........  Yardımcı olur düşüncesiyle aradığım bir diğeri ise "ne demek lafı mı olur, sen iste yeter" deyiverince, hepten umutlandım :)   Akşam oluyor  ve ben umutla gülümsüyorum :)  Hayat sana teşekkür ederim


12 Mart 2016 Cumartesi

Bilemeyeceğim

Sızılar içinde, her yanım dökülürken, bir başka Pazar'a daha varıp varamayacağımı bilmezken, yanımda olmanı öyle çok istedim ki, kendimi tuttum, aramadım, bunu yapmak bile başka bir işkenceydi, hala da merak ederim, arasam, gelir miydin ? O çocuk heyecanın yaralarımı sarar, güç verir, yüreğimi ısıtır mıydı acep ? Sanırım asla bilemeyeceğim...........

8 Mart 2016 Salı

8 Mart

Bir kadınlar günü daha, mesajlar, konuşmalar, indirimler, tartışmalar derken geçip gidecek. Gün bitimine  az kaldı.
Kadına dair böylesi günlerde anımsayıp, kendi kendime acı acı güldüğüm bir hikayem var. 


Bu günü entelektüel kesim fazlasıyla benimsiyor, nihayetinde dini ve tutucu çevrelerin baskıladığı bir figür gündeme çıkıyor. Din ekseninde düşünenler de güne uygun hadis bulmakta gecikmiyorlar. Çatışma kadın üzerinden dönmeye başlıyor, Ben ise hepsinin geri planını bu hikayeden aldığım ders ile merak ediyorum.


Hikayenin baş kahramanı erkek, çok bilgili, gece gündüz okur, okumakla kalmaz hemen her konuda yazar, bilim, aşk, tarih, ilişkiler, yemek, akla gelen her konuda engin bilgisini şiirlerle bezeleyerek internette aktarır ve bir hayran kitlesi yaratır. Böyle bir erkeği bilgisayar ekranında ve sosyal medyada hangi kadın görse beğenir ve ister, ben de o şekilde görsem," baba bana bundan al" diye tuttururdum. 

 Kadın ve insan haklarına da çokkk saygılıdır, bırakın kadınları kedilere bile ev yapacak kadar şefkatlidir. Çocuklara yardımlar toplayan adeta kanatsız bir melektir.


Günlerden bir gün zavallı bir kadıncağız sokakta kocasından dayak yerken, kahramanımız kadını kurtarır.....o artık bir süperman olmuştur, ancak başına gelmeyen de kalmaz. Vahşi koca onu tehdit eder, kafasını gözünü yarar. Olsun önemli değildir, o bir kadını kurtarmıştır. Buraya kadar her şey çok güzel !


Gelelim hikayenin arka planına ; kahramanımızın kadın arkadaşlarından biri ile ufak bir alacak verecek meselesi vardır. Hayati bir miktar sanmayın, iyi bir marka çanta parası bile olamaz :) Borçlu kadın yoğun bakımdadır ve kahramanımızın bundan haberi vardır. Süperman ne yapar dersiniz ?  Özelliklerine bakarak, gidip kadını hastanede ziyaret ettiğini sanmış olabilirsiniz.......Ve işte yanıldınız !  


Hasta kadının kocasını arayarak, "ben hastalık falan anlamam, karının bana borcu var, hemen ödeyin" der. Kocanın haberi bile yoktur, derdi eşini yaşatabilmektir, ne olduğunu anlamaya çalışmak yerine, eşinin yanına koşar ve onun iyileşmesini bekler.


Kadın iyileştiğinde konuyu açar ve tüm detayları öğrenir. Şimdi gelelim kocaya, hiç de öyle bilgili biri değildir, çok okumaz, yazı yazmaz, hatta duygularını bile ifade etmekte zorlanır. "Karım" der... ne olduysa oldu, gel şu borcunu ödeyelim........ ve kadınına hastalığı süresince sahip çıkar, ancak süper adamın telefonu yüzünden o evlilik biter ! İlginç noktalardan biri de, süperman'in avukatı da, bir vakitler kız arkadaşını darp ettiği için gazeteler çıkmıştır :) 


Bugün işte bu entelektüel süperman yine sosyal medyada kadınlar gününü kutlarken ne derece samimi olabilir.  Bir kadını ölümüne tehdit etmiş niceleri işte bugün kendilerini bir kaç mesaj ve kutlamayla aklayabileceklerini mi sanıyorlar acaba diye merak etmeden duramıyorum.