31 Ağustos 2014 Pazar

Öküzüm ben

Yıllar önce ilk karşılaşmamızda, beni ölesiye eleştirdi. Kendimde, yaşantımda bildiğim, yüzleşmeye korktuğum ne varsa, acımasızca takır takır saydı döktü. Düz yolda yürürken bırak ağacı, direğe toslamış gibi oldum, haklıydı :)

Yirmi yıl sonra aynısını yaptı, dinlememi istediği, belki kendince anlamı olan bir şarkıyı "aman hiç sevmem" dediğimde, Sebasti'ye dönüp "evlat bu var ya bu , "kadın kısmını öküzü" deyiverdi :))  Haklı mı ?  EVET

Sokaklar geçiyorum

Onu  sevdim.......... belki de aşık oldum...... eğlenirdik, yanındayken hep gülerdim, komik adam, yine  güldürdü........

Sonu yoktu, taşlar  ayakta,oturmuyorlardı yerine.........sevgi yetmiyor.....belki de yetirmeye çalışmıyoruz, arada kırılmasına, üzülmesine dayanamacağım başkası var, emek vermiş, korumuş, kollamış, sarıp, sarmalamış.............başkasına aşık oldum, sen kal denilmiyor ! Diyemedim

Ve yıllar önce bir sabah gerçeği anlatmış olmanın, onun gerçeğini öğrenmiş olmanın tuhaf mutluluğu, üzerimden kalkan yükün geriye bıraktığı hafiflikle Ankara sokaklarında yürüyorum, hem de ıslık çalarak..........yıllar kirletmemiş

Yaşanmamışları, yarım kalmışları, acabaları unutmak zaman alıyor. Hem de uzun zaman, sabahlara aklında o isimle uyanmak, şarkılarda onu düşünmek, başkalarına bakarken aslında ona gülümsemek !

Yıllar geçti..........masumiyet kalmadı, yaşamdan alınan dersler kirletti..........bu sefer gitmek için sabahı beklemedim. Ankara sokakları yoktu.......yaşadığım kentin öteki yüzünün kendini gösterdiği saatlerde arabamla dolaştım..........Yine tuhaf bir huzur vardı.......geçip giden zamanı, yaşam sahnemde rol verdiklerimi düşündüm............

 Radyoyu açtım ve çalan şarkı öyle bir oturdu ki :)   Yazmamışlar kaderimi kimseyle..........

Sandığından daha kırılganım, daha romantiğim biliyor musun ? Gösteremiyorum !

30 Ağustos 2014 Cumartesi

Aradığınız numara

Bazen tuhaflıkları çeken bir mıknatıs gibi hissediyorum kendimi :) ya onlar beni buluyor, ya da ben çekiyorum, neyse ne, bu durumdan şikayetim yok.

Son iki yılın yaz aylarında sevdiğim iki insanı kaybettim. Telefonumdan numaralarını silmeye elim varmadı. Oradan silersem sanki tümden yok olup gidecekler gibi bir duyguydu yaşadığım. Hala da duruyor numaraları.

Geçenlerde kız kardeşime babamın numarasını sordum. Kapattırdık dedi. O da tutuyormuş numarayı rehberinde. Araştırdım ve belirli bir süre geçtikten sonra bu numaraların yeniden kullanıma açıldığını öğrendim, tabiki bambaşka birileri kullanacaktı.

Bu yılın başlarında yeni bir telefon alınca, mevcut telefonumdan vazgeçmek istemedim. Alışmışım ve sakladığım mesajlarım, resimlerim var. Yeni telefona, yeni numara alayım, yeni telefonumu ve numarayı kullandıkça eskisinden vazgeçerim diye düşündüm.

Geçen hafta babamın numarasıyla aklıma takılan soru, karşıma böylelikle çıktı :)  Telefon çaldı açtım ve karşımda alo, sesini takip eden bir sessizlik ve ağlama. Bekledim tekrar ararlar diye, olmadı. Ben de aramadım. Ertesi sabah yine aynı numara aradı, bu sefer bir erkek sesi.........

Benim yeni numaram, ilk arayan kadının iki yıl önce rahmetli olan eşinin iş telefonuymuş, silmemiş ve birden aramak istemiş. Daha önce aradıklarında "bu numara kullanılmamaktadır" iletisi alırken, bu sefer açan ben oldum !

Oğlu durumu anlattı, rica etti ve hattı onlara verdim......En azından eski numaramı tuttuğum ve bu yeni numarayı çok insanla paylaşmadığım için kaybım yok sayılır.

Bir kere de kafama takılan bir olayı yaşamasam şaşıracağım !


25 Ağustos 2014 Pazartesi

Yıldız



“Geceleri gökyüzüne baktığında, yıldızlardan birinde benim yaşadığımı ve orada gülüyor olduğumu bileceksin. Bu yüzden sana sanki bütün yıldızlar gülüyormuş gibi gelecek. Bütün dünyada yalnızca senin gülen yıldızların olacak.“

"What are you trying to say?"

"All men have the stars," he answered, "but they are not the same things for different people. For some,who are travelers, the stars are guides. For others they are no more than little lights in the sky. For others,who are scholars, they are problems. For my businessman they were wealth. But all these stars are silent.

You--you alone--will have the stars as no one else has them--"

"What are you trying to say?"

"In one of the stars I shall be living. In one of them I shall be laughing. And so it will be as if all the stars were laughing, when you look at the sky at night . . . You--only you--will have stars that can laugh!"

And he laughed again.

"And when your sorrow is comforted (time soothes all sorrows) you will be content that you have known me. You will always be my friend. You will want to laugh with me. And you will sometimes open your  window, so, for that pleasure . . . And your friends will be properly astonished to see you laughing as you look up at the sky! Then you will say to them, 'Yes, the stars always make me laugh!'

 And they will think

you are crazy. It will be a very shabby trick that I shall have played on you . . ."

Küçük Prensi okuduğumdan beri yıldızlara gülüyorum ! Ve bir gün orada olduğumda buraya bakıp güleceğim..............











19 Ağustos 2014 Salı

Just do it !

Bu sabah gelen bir maile bakınırken, bir dolu link ziyaret ettim, boş vaktim var, kahve içerken bakınıyorum, derken reklama tıkladım ve DIY - Do it yourself sitelerinden birine girdim. Beyin bu durmaz ya, düşünceler oradan oraya zıplar. Önce do ve make farkına takıldım, oradan kendin yap, KENYAP oldu, kendin pişir kendin ye......oralara kadar gittim. Sonunda bu anıya geldim.

Lise yılları, tatile gidiyoruz. Keyifli bir yolculuk, sonunda deniz var ne de olsa. Annemle babam laflarken ben ve erkek kardeşim arkada, kah dalaşıyor, kah susup oturuyoruz. Radyo açık. Dağlık bir yerden geçerken cızırtılar başlıyor ve babam kapatıyor. Fırsat buldum ya, hemen yanımdaki kaseti uzatıyorum babama. Başka türlü dayanmaz benim o dönemde dinlediğim müziklere. Haklı da ! Başında kavak yelleri esen kız ergenin romantik müzikleri çok da çekilesi değil onun için.

Bir kaç şarkı sonra duyulan sözler "do that to me one more time"............"kiss me like you just did"

Ben kaptırmışım kendimi sevgilimin hayaline, öpüşmüşlüğüm olmasa da sevgili işte. Birden babam "Ne diyor bu şarkıda ?" diye sormaz mı !  Tam olarak çevirsem.....moku yedim :)  bilmiyorum desem, ingilizce öğrenmek adına yatılı okuyorum ya, hepten beter :)  Babamla baş başa olsak sorun değil, anamın diline düşersem yandım.........karnede gelen her zayıf nota, sen öpüşme, sevişme şarkıları dinlersen olacağı bu söylemini yıllarca çekeceğim demek !

Ve........" bana yeniden güzel yemekler yap annem, seni öpmeyi özledim gibi saçma sapan geveledim .............. babamın ingilizcesi kötü değildi, anladı tabiki ve gülerek "bizi özlediğinde dinliyor olmalısın" dedi !  Şarkı biter bitmez, "boşver sen radyoyu aç en iyisi " diyerek, sonraki şarkıları çevirmekten kurtuldum.  Eminim içinden "eşşek sıpası sen kimi kandırıyorsun" demiştir :)

https://www.youtube.com/watch?v=oxK8GFWqqT8




16 Ağustos 2014 Cumartesi

Gülümse

Ne çok şey oldu, eğlendim, mutluydum, mutlu ettim.........e daha ne olsun !

O çifti dinlerken de gülümsedim......... öncesinde çok şey konuştular sanki hesaplaştılar , kavga veya çatışma yoktu, bu cümle sonrası sessiz kaldılar, sonrasını merak edeyim diye masadan kalktım

"Bilmiyorum" dedi adam. "Seni mi, seninleyken mutlu olan beni mi özlüyorum ?" Bilmiyorum !