16 Eylül 2015 Çarşamba

Bilemedim kıymetini kadrini


İki yıl önce bir akşam evde yalnız oturup duruken arkadaşlardan biri aradı, "hadi gel, balkonda iki tek atıp laflayalım" cazip geldi ve üzerime bir elbise geçirip çıkıverdim.  İçersem araba kullanamam diyerek dolmuş durağına yürüdüm, saat 21.00 gibi, o saatte durakta dolmuş bulmak olası değilse de şansım yaver gitti ve kuruldum ön koltuğa. Başka yolcu beklemeden hareket ettik, 30 yaşlarında bir şöför, muhtemelen doğulu.  Birden "elbisen ne güzel" deyiverdi, normalde iltifatta anlamayacak kadar yabaniyimdir, yabanilik demeyelim de, ne cevap vereceğimi bilemediğimden geçiştiririm. Teşekkür ederim, dedim ve rahatsız olmadım ve diyalog beklenmedik bir şekilde devam etti.

- Evli misin ?
- Hayırdır, çiçekli elbise ile evlilik ne alaka ?
- Sordum işte öylesine
- Değilim, var mı bir tanıdığın hazır elbise de uygunken hemen bir kır düğünün yapıvereyim.
- Düğün yapılır nasıl olsa, ama evlenceneğin kişiyi iyi seç !
- Nasıl biri olsun ?
- Hasta olduğunda sana çorba yapacak biri olsun..........dedi

Sohbetin devamında ailesinin zoruyla evlendiği eşinden o gün boşandığını anlattı.  Bu evlilikten aldığı dersin  "zor zamanda yanında olacak kişi ile evlenmek" olduğunu da vurguladı.

Biraz önce evlilik planları yapan bir arkadaşım aradı ve bu işin yürümeyeceğini söyledi ! Nedeni de, hasta olduğunu karşı tarafın anlamaması ve onunla yeteri kadar ilgilenmemesiymiş, "adama bak, ben hastayım hastaneye götür diyorum, suratıma bön bön bakıyor"...........

Hastalıkta, sağlıkta..........iyi günde, kötü günde.............bunlar yok ise evlenmeyin , bırakın evlenmeyi, gönül bile kaptırmayın !








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder