20 Kasım 2014 Perşembe

Tavukları pişirmişem, hacıyı da çarşıya göndermişem


 Hormonlu tavuklarımızı pişirip, hacı babayı, anayı ve hatta kocayı bir yerlere gönderiyor, köpekleri bağlayıp, önüne ekmek doğrayıp geçiyoruz bilgisayar  başına. Bizden daha akıllı telefonlarımız ise elden düşmüyor.  Öylesine sanal yaşayıp gidiyoruz .

Toplu taşıma araçlarında, kuyruklarda, sokaklarda suratı asık gezen halkım, iş sanala gelince gülen surat dağıtmaya bayılıyor. Yanı başında duran evladına şöyle içten sarılıp koklamayan anneler, oralarda beğen dağıtıp, övgüler düzüyor. Herkes  mutlu.

İletişim özürlü hallerimiz ise sanal da daha bir karışıyor. İlgilendiğin, sadece seninle ekran aşkı yaşadığını sandığın sözde sevgilin bir şarkı paylaştığında hemen üzerine alınıp, anlam çıkarmaya çalışıyorsun, ah be güzel evladım, o an içinden gelmiş dinlemiştir. Hemen alınma veya gereksiz yere sevinme :)  bırak dinlesin, sen melodiye bak, gerçi melodi de pek iç açıcı değil, idare ediver. Bak neredesin aşkım, buradayım aşkım diyor, koş git, sana çikolata verecekmiş.

Sosyal medyada pek bir sevgi kelebeğiyiz, şiirler, güller, çiçekler, böcekler :) Sevgi kelebekleri bazen de hüzün saçabiliyor, hep bir ilgi bekleyişi.  Ben buradayım, ilgilen, açıkça söyleyemediklerimi  başkalarının dizelerinde anla....... Ben anlayamadığımdan öküzlüğüme verin gitsin !

Hep aşk meşk değil, başkalarının fikirlerinin paylaşıldığı ortamlarda yok değil. Fikir üretemeyen halkım pek seviyor başkalarının düşüncesini paylaşmayı. Belki de bazı yazarlar bu yüzden çok popüler. Suya, sabuna dokunmadan yazmalarına rağmen, kısa, anlaşılması kolay olduğundan popülariteleri de artıyor.

Ünlü, modern ve param var ki, gelebildim dedirten mekanlarda çekilen resimleri saymıyorum. Fotoğraf ustası olduk çıktık, akıllı telefon nasıl olsa uygun ayarlamayı da yapıyor. Çek gitsin :)

Dindar kesimin kaynağı da ise asla eleştiri kabul etmiyor, doğruluğundan emin olunmadan paylaşılan hadisler ve ayetler, gözyaşı döken güller, melekler ve kutsal mekanların üzerine yazılıveriyor. Onların da işi zor, kolay mı her cuma yeni bir şey bulmak, e ne diyeyim "hayırlı Cumalar" olsun.

Bu tekrar eden kısır döngüden kurtulmak adına bazen taş devrinde yaşamak istiyorum, icat edilecek ne çok şey vardır, biliyorum şimdi de var, ancak bizim milletin peşinde olduğu bu değil, Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok, zaten müslümanlar çok önceden yapmış, cuma namazına Küba'ya gittikleri esnada Kolomb denen şahıs kendine mal etmiş !


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder