Her şeyin yolunda gittiğine inandığı bir anda şaşakaldı, neşeyle yolda yürürken ağaca toslamıştı sanki.
- Bana ne verebilirsin ? dedi adam
Biraz düşündü ve "ne istedin de vermedim" dedi. Aşk esrikliği ile düşünebileceği kadar kafa yordu, ne vermem gerekir sorusuna. Soruyu soranın maddi bir beklentisi olamazdı, almak istediği neydi peki ?
İnsan olarak hep almaya mı alıştık acaba, peki bir ilişki de sormak gerekli mi ? Ona ne verebilirim veya ondan ne alabilirim, somut değerlere indirmek istemiyorum bunu. O vakit verecek çok şey bulunur. Keseye, zevke, değere, beceri ve yaratıcılığa göre takas edilecek çok şey var. Asıl verilebilecek olan eksik ise bunların değeri sadece etiketleri.
İstediğin her şeyi verebilirim cevabı ise kadına hiç uymuyordu. Üzerinde düşünmeyi bıraktı. Sonrasında şunu sordu kendi kendine "ben ona ve başkalarına ne verebilirim ?" Kendimi tüketmeden, rol yapmadan, kaybetme korkusu yaşamadan, üzmeden, üzülmeden........ ne istediğini bilmeyene verebilecek hiç bir şeyi yoktu, kendisinin de ne istediğini çok iyi bilmediğini fark etti. Hem bilse ne olacaktı, kırmızı ferrarili prens istese, hemen kapısında mı bulacaktı ? Hayır ! Sonra dedi ki, " kızım ferrarin yoksa o prensi bekleme , senden daha yeni model bir araba isterse verebilecek misin ?" Veremeyeceksin, öyleyse sende olanı isteyene kapını aç. Yok ise varsın başka kapıya :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder